'Bir Müslümanın nikahı da, nişanı da camide yapılabilir'
Adana İl Müftülüğü tarafından düzenlenen Mevlid-i Nebi Haftası ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası etkinlikler kapsamında Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Akpınar’ın konuşmacı olarak katıldığı bir konferans düzenlendi.
Ramazanoğlu Camii Konferans Salonu'ndaki “Peygamberimiz, Cami ve İrşat” konulu konferansa, Adana Valisi Dr. Süleyman Elban, Çukurova Kaymakamı Mustafa Kaya, Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Kayıklık, İl Müftüsü Mehmet Taşcı, Bazı Kurum İl Müdürleri, İl Müftü Yardımcıları, İlçe Müftüleri, İş adamları, STK Temsilcileri, Din Görevlileri, Kur’an Kursu Öğreticileri, öğrenciler ve vatandaşlar da katıldı.
Program öncesi Tarık Karadağ’ın Şefliğini yaptığı Tasavvuf Musiki Korosu ve ekibi çeşitli ilahiler ve ezgilerden oluşan bir konser verdi.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan etkinlikte açılış konuşmasını İl Müftüsü Mehmet Taşcı gerçekleştirdi. Müftü Taşcı, "Bir hafta boyunca Hz. Adem'den bugüne dünya yaratıldığından beri bu dünyanın görüp göreceği, tanıyıp tanıyacağı en güzel insanı, En Emin İnsanı, en vefakar insanı Rabbimizin ifadesiyle nümune-i imtisalimiz Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselamı anlatacağız, konuşacağız ve doya doya O'nu yaşayacağız ve bugün her zamankinden daha fazla O'na ihtiyacımız var her zamankinden daha fazla öğretilerine ihtiyacımız var" dedi.
"Elbette yalanın rayiç olduğu bir dünyada hayatı boyunca yalana bulaşmamış bir insandan daha güzel örnek olabilir mi?" diyen Müftü Taşcı sözlerine şöyle devam etti:
"Haramların dünyamızın semasına çöreklendiği karattığı bir dünyada son nefesine kadar harama bulaşmamış bir insanı anmaktan daha güzel ne olabilir? Riyanın kibrin kol gezdiği bir dünyada adeta tevazuda toprak misali olan insanı anmaktan daha güzel ne olabilir? Hangi özelliklerini, hangi güzelliklerini sayalım. Saymakla bitmez. O'nu en güzel özetleyen inanan inanmayan, O'nu her görenin ilk cümlesi: "Bu yüzün sahibi yalan konuşmaz" Ve O'na bugün daha fazla ihtiyacımız var. Rabbim son nefesimize kadar bizi güzeller güzeli Efendimiz Aleyhissalatu vesselamdan ayırmasın, onun yolundan ayırmasın onun sünnetinden mahrum eylemesin. Başta bizleri, çocuğunuzu çoluğumuzu, sevdiklerimizi, her birimizi, onun ahlakıyla ahlaklandırsın. Edebiyle edeplendirsin, biran bile O'nun muhabbetinden bizi beri koymasın.”
Vali Dr. Süleyman Elban isi yaptığı konuşmada, şunları söyledi:
“Konu Allah’ın Resulü (s.a.v.) olunca ne kadar konuşsak az gelir. Ama bazen de söyleyeceğimiz bir kelimeyle tüm hayatımızı aydınlatacak ya da hayatın anlamını bize açıklayacak ya da var oluş sebebimizi anlatacak şeyler anlatmış oluruz. Bunların hepsini Peygamber Efendimizin hayatında, sünnetinde bulmamız mümkün. 1400 yıl önce dünyayı şereflendirerek bizlerin ve bizden önceki Müslüman atalarımızın İslam gibi şerefli bir dinle müşerref olmasına vesile olan Peygamber Efendimiz sadece iyi bir Müslüman, doğru bir insan ya da öbür dünya hayatıyla ilgili bizlerin geleceğini kurtaran bir insan değildir. Peygamberimiz aynı zamanda İslamiyet gelmeden önce de her hali ve tavrıyla insanların yanlış konuşacağı, yanlış davranacağı konularında en ufak bir tereddüt etmediği bir insandı. Bu sebeple onun Peygamberliği konusu gündeme geldiğinde de kimse tereddüt yaşamamıştır. Tereddütler sadece kabullenme ve mevcut düzenlerinin bozulması konularıyla ilgiliydi. Yoksa hepimizin de bildiği gibi Peygamber Efendimiz hicret ettiğinde bile birçok müşrikin mal varlığı kendisine emanet olarak verilmiştir. Doğruluğuna ve dürüstlüğüne itimat ettikleri için Peygamber Efendimizin hakemliğine başvuruyorlardı. Aslında Müslümanlık ve Müslüman olmak böyle bir şey. Oradan hareketle Allah’ın Resulü Medine’ye ilk gittiğinde ilk söylediği şey ‘Bir mescit yapalım’ olmuş ve çok süratli bir şekilde ilk mescidi inşa etmişlerdir. Çünkü mescit ve onun kardeşleri olan camiler; her şeyden önce minareden okunan ezanları, içinde kılınan namazları, minaresi, kıblesiyle İslam’ın alametidir. Bu alameti nerede bulundurursak İslamiyet’i anlama ve yaşama ile ilgili birçok şifreyi çözmüş oluruz.”
Camilerin bulunduğu yerin önemine değinen Vali Elban sözlerine şöyle devam etti:
“Eğer camilerimizi şehrin, mahallenin, hayatımızın merkezine yerleştiriyorsak bizim İslam anlayışımız ve İslam’ı yaşama biçimimiz de bu demektir. Camilerimizi hayatımızın ve şehrin kalbine yerleştirirken aynı zamanda camilerimizi o merkeze yakışır bir şekilde kullanmamız gerekir. Yani camilerimizi sürekli yaşayan mekanlar haline getirerek kullanmalıyız. Bir Müslümanın toplantısı da, nikahı da, nişanı da camide yapılabilir. Çocuklarımızı da caminin adabına uygun olarak davranması kaydıyla camiye getirmeliyiz. Böylelikle camilerimizi hayatımızın merkezine yerleştirmiş oluruz.”
Sinevizyon gösterisinin gerçekleştirildiği programda Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Akpınar konuşmasında; camilerin estetiğiyle, temizliğiyle, maddi ve manevi kirlerden arınmışlığıyla her şeyiyle örnek yerler olması gerektiğini söyledi.
Akpınar, "Camiler, etraflarında yapılaşan okullara, hastahanelere, misafirhanelere, imaretlere, çarşılara, hamamlara, yönetim merkezlerine, evlere yön veren, onları kontrol eden merkezlerdir. Cami hizmetinde bulunmak, Dünyaya cami sloganı ezan ve kametle geldik; dünyadan ayrılırken yolumuz yine camiden geçeceğini, cami, aile boyu uğrak yerimiz ve durağımız olduğunu, Cami bağlantılı hizmetler ibadet aşkıyla yapılmalı, Din-i mübini, apaçık bir şekilde, en güzel bir dil ve en güzel bir hal ile, herkese camilerde sunmalıyız.”dedi
Akpınar, sözlerine şöyle devam etti:
“Biz dünyaya ezanla geldik. Bu dünyadan giderken dua niyetine üzerimize namaz kılınır. Hayat işte bu iki namaz arasında. İnsan ibadetsiz ve mabedsiz olamaz. İnançsız bir insan huzurlu bir hayat yaşayamaz. Mabedle Rabbimiz ile bizim bağlantımızı diri tutan, canlı tutan bunun yerlerdir. Onun için mabedsiz, mescitsiz olmaz.
Bir Müslüman yeryüzünün temiz her yerinde namazını kılabilir, ibadetini yapabilir. Sadece mescitte değil işyerinde, tarlada, bahçede, pazarda, seyahatte her zaman camideymiş gibi olmalıyız. Mümin, Müslüman için her yer her mekân mescit kılınmıştır. Üniversiteler şehrin örnek mektepleridir. Binalarının sağlamlığıyla, estetik duruşuyla, çevre düzenlemesiyle, temizliğiyle şehre örnek olmalı. Aynı şekilde cami merkezli bir hayat diyorsak camilerimizde estetik yapılarıyla, içinin temizliğiyle, avlusunun, bahçesinin düzeniyle maddi ve manevi kirlerden arınmışlığıyla örnek olmalıdır.
Peygambere itaat edin, Allah sizi sevsin ve bağışlasın. Peygambere ittibadan geçiyor. Onun için Peygamberimizi anmaya devam edeceğiz. Peygamberimizi anmakla iş bitmez, onu anlayacağız, yaşayacağız anlatacağız. ‘Peygamberin kim senin?’ denildiğinde, gönül rahatlığı içerisinde benim Peygamberim Rasulullah (s.a.v.) diyebilmek için ben peygamberimi ne kadar tanıyorum? Benim hayatımda peygamber nerede duruyor? Bu soruları kendimize sormamız gerekiyor.”
Program “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” münasebetiyle düzenlenen yarışmalarda dereceye girenlere hediye ve gül takdimi ile son buldu.