Deprem masaya yatırıldı

 

 

Adana Eczacı Odası (ADEO), 14 Mayıs Bilimsel Eczacılığın 184. Yılı etkinlikleri kapsamında ‘Deprem Paneli’ düzenledi.

 

Moderatörlüğünü Adana Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ö. Mürsel Yalbuzdağ’ın yaptığı panele TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, Jeofizik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Emin Pişkin, Şehir Plancıları Odası Adana Şube Başkanı Onur Kafalı ve İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur konuşmacı olarak katıldı.

Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Selahattin Menteş, TMMOB İKK Sekreteri Ahmet Uncu, Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, Maden Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Recai Can, Çevre Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Deniz Orhan ve eczacıların katıldığı panelin açılış konuşmasını yapan Adana Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ö. Mürsel Yalbuzdağ, şunları söyledi:

“184 yıldan bu yana daha sağlıklı bir toplum hedefi ile çalışan bir mesleğin mensubu olmaktan gurur duyuyoruz. Toplumsal sağlık ve önce insan şiarıyla zor günlerin ilacı, iyiliğin ve sağlığın adresiyiz. Bilimin ışığında, toplumun kalbi olmaya her zaman devam edeceğiz. 50 binin üzerinde insanımızı, 44 eczacımızı kaybettiğimiz 6 Şubat depreminden umarız ders alınır. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bir insan için en önemli hak, yaşam hakkıdır. Ve bu yaşam hakkı mutlak suretle korunmalıdır. Ülkemizin birçok ilinin bereketli toprakları, tarım arazileri rant uğruna imara açılarak akla ve bilime karşı gelindi. Sonuç felaket oldu. Yaşanan bu afette STK’lar ve bizim gibi meslek odaları afetzedelere yardım için seferber olup, aç susuz, uykusuz şekilde dimdik ayakta durduk. Ülkesi için vatandaşı için çalışan, üreten tüm meslek örgütlerimizle, meslektaşlarımızla gurur duyduk. ‘İyi ki varız’ dedik. Bu noktadan sonra ne yaparız? Ne yapacağızı sorgulamak için buradayız. Bu anlamda bilgilerini bizlerle paylaşacak olan oda başkanlarımıza çok teşekkür ediyoruz.” 

 

DR. TATAR, “DEPREMLER 50 YILLIK PERİYOTLARLA MEYDANA GELİYOR”

Depremlerin 50 yıllık periyotlarla meydana geldiğini hatırlatan Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, ‘Depremler ve Korunma Yöntemleri’ başlığıyla yaptığı sunumda “Dünya’mızın atmosferden başka Yerkabuğu, Manto (Ateş küre), Çekirdek gibi üç katmanı daha vardır. Günümüzden 540 milyon yıl önce “PANGEA” adındaki tek bir kıtadan ve sulardan oluşuyordu . Bu büyük tek kıta, levha hareketleriyle kuzey ve güneye doğru ayrıldı. Dünya üzerindeki levhalar boyunca uzanan bölgelere “deprem kuşağı” diyoruz. Ülkemizde bu deprem kuşağı üzerindedir. Ülkemizi etkileyen Avrasya levhası, Arabistan levhası, Afrika levhası ve Anadolu bloğudur. Levhalar hareket ettiğinde bu sıkışmalar ve gerilmeler sonucunda yerkabuğunun bazı bölümlerinde enerji birikir. Bu enerji yüzlerce yıllık bir süreçte, yer kabuğunun daha ince ve zayıf yerlerin kırılmasına neden olabileceği gibi kayma ve çökmelerde meydana gelebilir. Kırılan bu kesimlere bizler kırık yani (FAY) diyoruz. Oluşan bu ilk harekete “ana şok” ya da “deprem” diyoruz. Şiddetli sarsıntının etkisiyle  o bölgedeki yerkabuğunun zayıf kısımlarının kırılmasına da “artçı şoklar ya da artçı depremler” diyoruz. Artçı sarsıntılar daha kısa süreli küçük depremlerdir. Bilim insanları yaptıkları araştırmalar sonucu olacak depremlerin zamanını  yaklaşık olarak biliyor, ilgili kurumları uyarıyorlar. Adanamız da büyük ölçekte bir deprem beklememekteyiz.” diye konuştu.

 

PİŞKİN, “ENİNE DALGALAR YIKICI OLANLARDIR”

Levha hareketliliği sonrası oluşan depremlerde meydana gelen fiziksel özellikler hakkında görsel sunum yapan Jeofizik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Emin Pişkin, “Biz jeofizik mühendisleri olarak açığa çıkan deprem dalgalarının geçici ortamlardaki geçici özelliklerinden faydalanarak herhangi bir deprem olmadan önce bir takım modellemeler yaparak zeminin her hangi bir deprem anında üzerindeki yapıya hangi frekanslarda salınım ileteceğini sismik yöntemle bulmaya çalışıyoruz. Tabiatın neden olduğu bu büyük enerji ortaya çıktığında deprem dalgaları yayılmaya başlıyor. Bu dalgalar Cisim Dalgaları ve Yüzey Dalgaları olarak ikiye ayrılıyor. Bunlara da kendi aralarında P (boyuna) Dalgaları, S (enine) Dalgalarıdır. P hissedilen ilk dalga. S ise bizleri sallayan yıkıcı dalgalardır. Yapılacak işler ahlaklı ve vicdanlı yapılmalı, depremlerin her zaman olacağını kabul edip, ona göre yaşamalıyız.” dedi.

 

KAFALI, “AFET SONRASI TOPLANMA ALANLARI OLMADIĞI GÖRÜLDÜ”

Yaşanan deprem  felaketi sonrası kent içi toplanma alanlarının olmadığını gördüklerini söyleyen Şehir Plancıları Odası Adana Şube Başkanı Onur Kafalı, “Deprem sonrası geçici ve kalıcı bir yerlerin olmadığını gördük. Kentsel ulaşım ağının yetersizliğini gördük. Geçmişten gelen şehir planında eksiklikler olduğunu gördük. Adananın coğrafi açıdan önemli bir şehir olduğunu gördük. Depremi yaşayan illere lojistik desteklerin Adana’dan gittiğini gördük. Diğer illerde tarım sekteye uğradı ama Adana tarımsal üretime devam etti.” Şeklinde konuşan Kafalı, Dirençli Kente Nasıl Olur? Konusuna açıklık getirirken Kentsel Dönüşüme bütüncül planlamanın şart olduğunu dile getirdi.

 

AKSUNGUR, “İMAR AFFINDAN YARARLANAN BİNALARDA YIKIM ÇOK DAHA FAZLA”

İmar affından yararlanan binalarda yıkımın çok daha fazla olduğunu belirten İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, ”Amele mantığıyla yapılmış evlere, kaçak yapılara İmar Affı getirmek doğru bir yöntem değildir. Sonuç ortadadır. 1975 yılı mühendisliği sonrası günümüz mühendisliği çok gelişmiştir. Gelişen rant hırsıylada yaşanan depremde 50 binin üzerinde canımız gitmiştir. Deprem sonrası vatandaşlarımızın endişelerini artırmış, hasarsız ve hafif hasarlı binalara bile girmekte tereddüt yaşatmıştır. Vatandaşlarımızın bu endişelerini istismar edecek kişiler de hemen piyasada dolaşmaya başlamıştır. Vatandaşlarımızı bu vesile ile tekrar uyarmak isterim: Hasarlı binaların teorik olarak kurtarılması mümkün. Ancak; sistematiğe uygun binalarda güçlendirme yapılabilir. Binaların deprem dayanıklılığı analizi  ve güçlendirme, yetkin ve işin ehli kişi ve kurumlar tarafından yapılmalı; öneriler çözümler mutlaka belgelendirilmelidir. Güçlendirme maliyetleri yüzde 50-60’ı geçiyorsa binanın yıkılıp, yeniden yapılması daha hayırlıdır.” dedi.

Katılımcıların merak ettiği soruların yanıt bulduğu panelde Çukurova İlçesinde 70, Seyhan’da 453, Yüreğir’de 544, Sarıçam’da 287, Ceyhan’da 642, Kozan’da 290, İmamoğlu’nda 240, Karaisalı’da 55, Karataş’ta 34, Saimbeyli’de 49, Tufanbeyli’de 127, Yumurtalık’ta 85  ağır hasarlı bina bulunduğu bilgisi verildi.



Diğer Fotoğraflar