Gelecek Partisi’nden Çayırhan İşçilerine Destek
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av.Meryem Türktekin, özelleştirmeye ve ihale sürecine karşı yaklaşık 100 gündür mücadele veren Çayırhan işçilerine destek verdi, "Biz Gelecek Partisi olarak, hem kamu kaynaklarını, hem maden işçilerimizin haklarını, hem de doğayı korumak için mücadele etmeye kararlıyız. Bu ülkenin kaynakları, halkındır! Halkın olmaya devam edecektir" dedi.
Açıklamasına, "Bugün, Dünya Yaban Hayatı Günü... Aynı zamanda, Türkiye’nin en büyük maden ocağı kazalarından biri olan 263 madencimizi kaybettiğimiz Kozlu Maden Faciası’nın 33. yıldönümü. Bu vesileyle öncelikle bu güne kadar iş kazalarına kurban verdiğimiz tüm madencilerimizi rahmetle anıyoruz" diyerek başlayan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av.Türkteni şunları söyledi:
"Ancak bugün, hem doğayı ve kamu kaynaklarını hem de insan hayatını korumanın önemini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Zira tüm dünyada doğanın ve ekosistemin korunmasının öneminin vurgulandığı, ayrıca ülkemizde Kozlu Faciasının anıldığı böyle bir günde, üzülerek görüyoruz ki, Türkiye’de yine doğaya ve kamu kaynaklarına büyük zarar verecek bir adım atılmak üzere…
Hükümet bir süredir, kamuya ait Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi ve maden sahalarının 35 yıllığına özel sektöre devrini planlamakta. Maden işçilerinin tepkileri üzerine beklemeye alınan bu ihalenin, 4 Mart 2025 Salı günü yapılacağı açıklanmıştır. Bu ihaleyle, devletin kasasına girmesi gereken milyarlarca dolarlık kamu geliri özel şirketlere devredilecektir.
Böylesine gelir getiren bir yer, niçin özelleştirilmeye kalkışılır !?
Niçin özel şirketlere devredilir!?
Çayırhan, Türkiye’nin en verimli kömür sahalarından biridir ve en ileri madencilik teknolojileriyle işletilmektedir. Böyle bir yerin özelleştirilmesi, ihaleye çıkarılması kamu yararı iddiasıyla açıklanamaz. Anlaşılan o ki yine belirli grupların çıkarları gözetilmekte, adrese teslim bir ihale süreci işletilmeye çalışılmaktadır. Kamunun ve işçilerin göreceği zarar dikkate alınmadığı gibi, bu devrin yol açacağı çevresel yıkım da dikkate alınmamaktadır.
Termik santrallerin yol açtığı hava kirliliği, su kaynaklarının tükenmesi ve ekosistemin zarar görmesi, sadece bugünü değil, gelecek nesilleri de etkileyen bir felakettir. Daha önce benzer şekilde ihale edilen birçok termik santral ve maden sahasının çevreye verdiği zararlar ortadadır. Soma, Yatağan ve Afşin-Elbistan’da özel şirketlerin işlettiği santraller nedeniyle hava kirliliği kritik seviyelere ulaşmış, solunum yolu hastalıkları artmış, bölgedeki tarım ve hayvancılık büyük zarar görmüştür.
Çevreye duyarsız şekilde işletilen madenler yüzünden Zonguldak’ta su kaynakları kirlenmiş, Kütahya’daki termik santrallerin atıkları nedeniyle toprak ağır metallerle zehirlenmiştir. Çayırhan’da da benzer bir süreç yaşanacak, ormanlar yok olacak, su kaynakları tükenme noktasına gelecek ve bölge halkı ağır çevresel etkilerle baş başa bırakılacaktır.
Maden şirketlerinin, kâr odaklı politikalarla hareket ettiği, işlettikleri maden alanlarında büyük çevresel yıkımlara yol açtığı bilinen bir gerçektir. Örneğin İliç’te yaşanan o korkunç felaket daha dün gibi hepimizin hafızalarındadır.
Çayırhan işçileri bu özelleştirmeye ve ihale sürecine karşı yaklaşık 100 gündür mücadele ediyor. Ve dün akşam itibariyle, 50 işçi yerin 800 metre altında oturma eylemi başlattılar. Bu özelleştirme süreci, 2144 işçinin iş güvencesini, kedisinin ve aile bireylerinin geçimini tehdit ediyor. İşsizlik riskiyle karşı karşıya kalan bu işçiler, haklarını korumak için aylardır direniyor. Ve bu haklı tepkilerinde bizler Çayırhan işçilerinin yanındayız!
İş güvencesi ve güvenliği, işçilerin en temel hakkıdır, görmezden gelinemez.
Öte yandan çevre, insan hakkıdır ve yaşam hakkının ayrılmaz bir parçasıdır.
Doğanın rant ve talan alanı olarak görülmesi, yalnızca ekonomik ve çevresel bir sorun değildir, aynı zamanda insanların sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ilgilendiren bir meseledir. Dolayısıyla Çayırhan'da yapılması planlanan özelleştirme ve ihale yalnızca işçilerin değil, bölge halkının tamamının zarar görmesine yol açacak önemli bir meseledir. Kimse kulaklarını kapatamaz, kapatmamalıdır…
Kaldı ki, devlet enerji kaynaklarını sürekli özel şirketlere devretmekten artık enerji bağımsızlığını kaybetme noktasına gelmiştir.
İktidarın, enerji şirketlerini yeterince denetleyemediği, vatandaşların bundan dolayı sürekli zarar gördüğü de mahkemelere ve kamuoyuna yansıyan davalarla ortadadır.
İklim krizi karşısında hükümetin, çevresel sürdürülebilirliği önceleyen enerji politikalarına biran önce geçiş yapması gerektiği de artık herkesin bildiği bir vakıadır…
O halde, bu özelleştirmenin ve ihalenin amacı nedir?
Yarın o ihaleye hangi firmalar katılacaktır?
İhalenin taban fiyatı nedir?
Yakın takipte olacağız!
Buradan yetkililere açık bir çağrı yapıyoruz:
- Taban fiyatın açıklanmaması, ihalenin şeffaflığını alenen zedelemektedir. Belli ki bu süreç yine belirli grupların kazancına hizmet etmektedir.
- Maden şirketlerinin iş güvenliğine, kamuya ve çevreye verdiği zararlar karşısında, göreviniz kamunun, doğanın ve işçilerin haklarını korumaktır.
- Bu ihale derhal iptal edilmelidir!
Çevre, kalkınmanın yalnızca kaynağı değil, aynı zamanda sınırıdır.
Biz Gelecek Partisi olarak, hem kamu kaynaklarını, hem maden işçilerimizin haklarını, hem de doğayı korumak için mücadele etmeye kararlıyız.
Bu ülkenin kaynakları, halkındır! Halkın olmaya devam edecektir…"