'İnsanlar makarna dahi alamıyor'
Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Meryem Türktekin, 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü'nde yaptığı açıklamada, Türkiye'de yaşanan yoksulluğu gözler önüne serdi, "En ucuz besin olan makarna bile lüks oldu ülkede. İnsanlar makarna dahi alamıyor, yöneticilerimiz hala ne dertte, ne hesaplar peşinde" dedi.
Birleşmiş Milletler'in (BM) 1992 yılında, yoksulluğa işaret etmek ve dünyadaki yoksulluğu bitirmek amacıyla 17 Ekim’i ‘Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’ ilan ettiğini belirten Av.Türktekin, "Her yıl farklı bir tema ile tüm dünyada kutlanmaktadır; ilgili kuruluşlar ve özellikle iktidar partileri tarafından yoksullukla mücadele konusunda çeşitli etkinlikler ve çalışmalar ortaya konulmaktadır. Bu yılın teması ise; Sosyal ve Kurumsal Kötü Muameleyi Sonlandırmak" dedi.
"Peki ülkemizde bu yönde bir çalışma ve etkinlik yahut bir kamu politikası ortaya konulduğunu gördük mü? Hayır!" diyen Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Meryem Türktekin, oysa Türkiye'de derinleşen yoksulluğun, sadece istatistiksel verilerle değil, aynı zamanda halkın yaşadığı acı gerçeklerle ortada olduğuna dikkat çekti. Yoksulluğun insan hakları ihlali olduğunu vurgulayan Av.Türktekin, yaşanan dramların görmezden gelinmemesi gerektiğini belirtti. Av.Türktekin, milyonlarca insanın temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı bir ortamda, hükümetin duyarsız kalmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Birkaç gün önce Anayasanın 3. Maddesi ile ilgili yapılan talihsiz açıklama yetmezmiş gibi, bugün de laiklik kavramını tartışmaya açtıklarını belirten Av.Türktekin şunları söyledi:
"Jean Jacques Rousseau dediği gibi ‘Zenginin acısı ile yoksulun sefaleti birbirinden o kadar farklı ki …’
Halk çocuğunun karnını doyurabilmenin derdinde, iktidar anayasal kavramları tartışmanın derdinde…
İnsanlar Makarna Dahi Alamıyor, Makarna!
Bakın, bu ülkede çocuğuna makarna alamayan kişi sadece basına yansıyan o anne değil. Birçok annenin çocuğunun beslenme çantasına koyabildiği tek şey, bayat ekmek ve domates oldu artık…
Sınıfta makarna kokusu aldığında: "Anne kokusu çok güzeldi, canım çekti." diyen o çocuğun çektiği yokluk, yoksulluk hiç sızlatmaz yüreğinizi…
En ucuz besin olan makarna bile lüks oldu ülkede, yöneticilerimiz hala ne dertte, ne hesaplar peşinde…"’
Av.Türktekin, birkaç gün önce basına yansıyan okul çocuğu ile ilgili bu anekdotu paylaşarak yoksulluğun derinliğini gözler önüne serdi: “Bu bir gerçek. Türkiye’de yoksulluk, bir annenin çocuğuna koyabileceği tek yiyeceğin bayat ekmek olduğu ve çocuğun hayallerini bir tabak makarnanın süslediği bir durum haline geldi. Makarna! Basit bir tabak makarna bile artık ulaşılamaz oldu. Halkı bu duruma düşürenler, onlara bu yokluğu, bu yoksulluğu reva görenler bu duyguyu asla hissetmiyorlar.”
Bilimsel Veriler Alarm Veriyor
Av. Türktekin, bazı verilere atıfta bulunarak, "Açlık sınırı 20 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 70 bin TL’yi geçti.2022 yılında dünyada sefaletin en yüksek olduğu 10. Ülkeydik. Şu an hepsini geride bırakmış olabiliriz. Zira 2023 yılında 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 40 binlerde idi" dedi ve ekledi:
“Gelir dağılımındaki eşitsizlik, yoksulluğun daha fazla insanı etkilediği bir Türkiye tablosu yaratıyor. TÜİK ve uluslararası kuruluşların raporları, Türkiye’nin gelir adaletsizliği açısından çok sıkıntılı bir noktaya geldiğini açıkça gösteriyor. Enflasyon ve işsizlik gibi faktörler bu tabloyu daha da kötüleştiriyor.”
Çocuk Yoksulluğu Büyük Tehlike
Gelecek Partisi olarak, yoksullukla mücadele politikalarının insan hakları temelinde ele alınması gerektiğini savunduklarını belirten Av. Türktekin, özellikle çocuk yoksulluğunun yarattığı tehlikeye dikkat çekti, “Türkiye’de 8 milyonun üzerinde çocuk, yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu durum, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimlerini büyük ölçüde kısıtlıyor ve geleceklerini ellerinden alıyor. Çocuklarımızın temel haklarını korumak ve onlara insan onuruna uygun bir yaşam sunmak, bu ülkenin yöneticilerinin en önemli görevidir.” dedi.
Açlık ve Yoksulluk, İnsan Onurunu Zedeler
Av. Türktekin, yoksulluğun halk üzerinde yarattığı bu etkilerin travmatik sonuçları olabileceğini, bunların göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek şöyle devam etti:
"Bu sadece bir ekonomik problem değil, insan onurunun zedelenmesidir. Bir çocuğun en basit gıda ihtiyaçlarına erişememesi, bir annenin elinden gelenin sadece bayat ekmek olması bir insan hakları ihlalidir. Bu durum, halkı küçümseyen ve halkın acılarını umursamayan bir politik anlayışın sonucudur.
Yoksulluk İnsanı, İnsana Yakışır Bir Yaşamdan Mahrum Eder
Yoksulluk, insanları insana yakışır bir yaşam sürmekten mahrum bırakır. Barınma, sağlık ve eğitim gibi temel haklara erişim, ekonomik zorluklar nedeniyle imkansız hale gelir."
Av. Türktekin, hükümetin bu konuda biran evvel çözüm üretmesi gerektiğini belirterek, "Bu insanlar hayatları boyunca temel ihtiyaçlarını karşılayamamanın getirdiği çaresizlik ve ötekileşme duygusu içinde yaşıyorlar. Yoksulluğun yol açtığı insani dramlar görmezden gelinemez" dedi
Çözüm İçin İnsan Odaklı Politikalar
Türktekin, yoksullukla mücadelenin, sadece ekonomik politikalarla değil, insan haklarına saygı temelinde şekillenmesi ve sürdürülebilir politikaların hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Gelecek Partisi’nin bu konuda kapsamlı çözümler ürettiğini belirten Av.Türktekin, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sosyal yardımların güçlendirilmesi, işsizliğin azaltılması, gelir adaletinin sağlanması ve çocuklarımıza eşit eğitim fırsatları sunulması öncelikli hedeflerimizdir. İnsan onuruna yakışır bir yaşam, lüks değil, bir haktır.
Devletin Görevi Nimet ve Külfet Dengesini Korumaktır
Devletlerin inişli çıkışlı dönemleri olabilir. Bu şu an bizde olduğu gibi, iktidarın hata ve yanlışlarından kaynaklanabileceği gibi, başka nedenlerden de kaynaklanabilir. Örneğin küresel bir krizden. Fakat her neden kaynaklanmış olursa olsun, devletin görevi toplumda nimet ve külfet dengesini korumaktır. Yoksulluk ülkemizde, her gün milyonlarca insanın yaşadığı derin bir insanlık krizine dönüşmüş olduğu halde iktidarın böyle bir günde bununla mücadele etmek yerine, anayasal kavramları tartışmaya açması/ortaklarına açtırması üzüntü vericidir.
Biz Gelecek Partisi olarak, bu sorunun görmezden gelinmesine izin vermeyeceğiz. İnsan onuruna yakışır bir yaşam sürmek ( çocuğuna bir makarna yedirebilmek tüm annelerin ve tüm vatandaşlarımızın) herkesin hakkıdır."