'Kadınlar mutsuz, çaresiz!'

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Adana’daki çalışmaları kapsamında ziyaret ettiği kadınların mutsuz ve umutsuz hallerine dikkat çekti.

Adana Haydaroğlu ve Anadolu Mahallesi’nde Dr. Müzeyyen Şevkin’e dert yanan kadınlar hayat pahalılığı, işsizlik ve yoksulluk nedeniyle çektikleri sıkıntıları anlattı.
Geçimini sağlamak için 30 yıldan bu yana sebze-meyve satan, eşinden boşanmış ve başka hiçbir geliri olmayan, 15-16 yaşlarındaki iki çocuğuna bakabilmek için hayat mücadelesi veren 63 yaşındaki Gülhan Davarcı, tezgahta kebap satan eşine yardımcı olan iki çocuk sahibi 57 yaşındaki Zuhal Karlıkdemir ve 93 yaşındaki İsmet Bozbaş’a bir soran bin ah işiten Dr. Şevkin, Türkiye’de 12 milyon kadının iş yaşamına dahil olamadığını, herhangi bir sosyal güvencesi olmadığını ve yoksullukla baş başa bırakıldığını kaydetti.

İŞTE KADINLARIN ANLATTIKLARI…

GÜLHAN DAVARCI (63 YAŞINDA): “Bütün gün iş yok, güç yok. Para yok, insanlar satın alamıyorlar. Çocuklarıma bakmak için, onların okula gidebilmesi için çalışıyorum. Geçen yıla oranla fiyatlar arttı. Sebze meyve fiyatını sorup alamayan çok oluyor. Sattıklarıma karşı et, süt, yumurta alamıyorum. Yeşil kart, sosyal güvence yok. Aylardır evime et, süt girmiyor. Bir yumurta 2.5 lira olmuş, nasıl alacaksın. Bir kep yumurtaya 80 lira dediler, geri döndüm. Peyniri zaten unut. Ekmek, zeytin, bir domatesle geçinmeye çalışıyoruz. Ne yapalım?”

ZUHAL KARLIKDEMİR (57 YAŞINDA) :  “Ben çok mutsuzum, çaresiz ve mutsuzum. Yalnız ben değil, bütün kadınlar öyle. Erkek ne verirse öyle gidiyoruz pazara. Her şeyden yarım kilogram alıyorum. 300 liraya pazar arabasının yarısı dolmuyor. Markete gidemiyoruz.  Ayda iki defa pazara gidebiliyorum. Eskiden patates kızartıyordum, şimdi onu da kısmaya başladık. Her şeye dikkat ediyoruz. Dolmuş şoförleri boş gidip geliyor. Kadınlar çarşıya gidip yemek yiyemiyor. Kadınlar gezmeye gidemiyor. Kadınlar mutsuz. Sabah uyanmak istemiyorum, çünkü hayatımda güzel bir şey yok.”

İSMET BOZBAŞ (93 YAŞINDA): “Paşa yapıyor kendini, fakir fukara da açlıktan ölüyor. Ekmek pahalı, yiyecek pahalı, yağ da pahalı, tuz da pahalı, un pahalı. Hangisi ucuz ki! Torunuma yol parası veremiyorum. Eskiden böyle değildi. Bu yaşıma kadar bu kadar yokluk görmedim. 1-1.5 yıldır bizi ekmeğe muhtaç ettiler. Olur mu böyle? Her şey pahalı oldu. Ne yapalım biz söyle. Unu torbayla alıp pişirir yerdik. Ama şimdi yok. Bir ekmek 10 lira, 5 lira. Ne yapalım?”