‘MEB bakanını Eğitim Emekçileri olarak sınıfta bırakıyoruz’

 

Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu 1. Yarıyılı tamamlanan Eğitim ve Öğretimin içinde bulunduğu durumu Şube Binasında gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla kamuoyuyla paylaştı.

Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu adına Şube Başkanı Fatih Toprak basın açıklamasını okudu. Toprak, Eğitim Sen Adana Şubesi’nin 2024-2025 eğitim öğretim yılı birinci yarıyıl raporunu okudu. Toprak şunları söyledi:

“Türkiye’de yıllardır çok ağır çalışma koşulları altında ve özveriyle görev yapan eğitim emekçilerinin yaşam koşulları giderek ağırlaşırken, boş kadro olmasına rağmen, uzunca bir süredir eğitim kurumlarına genel idari hizmetler, teknik personel ve yardımcı hizmetler sınıfında memur alımı yapılmamaktadır. Bu durum özellikle yardımcı hizmetli istihdamında ‘dışarıdan hizmet satın alma’ yöntemi ile taşeron çalıştırma uygulamalarının artmasına neden olmuştur. 

 

Eğitim emekçileri her geçen gün daha da kötü koşullarda çalışmaya mahkum edilmektedir. Hak kayıpları ve ihlalleri bu dönem oldukça artmıştır. Kadrolu, güvenceli, eşit bir çalışma yaşamını istiyoruz!

 

2024/’25 eğitim-öğretim yılı başında “tasarruf tedbirleri” kapsamında taşımalı eğitimden yararlanan bir milyonu aşkın öğrencinin yüzde 30’una denk gelen sayıda öğrenci taşımalı eğitim kapsamından çıkarılmış, bazı bölgelerde servisler tamamen kaldırılmıştır. İtibarınızdan tasarruf edin ama eğitimden tasarruf etmeyin!

 

2024/’25 eğitim öğretim yılının ilk yarısı aynı zamanda bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizliklerin derinleştiği, çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamadığı, eğitime erişimde yaşanan sorunlara çözüm üretilmediği ve anadilinde eğitim gibi en temel sorunların varlığını sürdürdüğü bir dönem olmuştur.

MESEM’ler ile çocuk emeğinin sömürüsü giderek artmıştır. Her gün bir öğrencinin iş yerinde kaza geçirmesine yönelik haberleri görüyoruz veya duyuyoruz. Bu öğrencilerin olması gereken yerler iş yerleri değil okullar olmalıdır.

 

Çedes projesi, vakıflarla yapılan protokoller artarak devam etmektedir. Okullarda Çedes kapsamında öğretmen olmayanlar sınıflara girmekte ve sözümüz ona eğitim vermektedir. Ayrıca velilere bilgi verilmeden öğrenciler ders esnasında müftülükleri gezmeye götürülmektedir. Bu aleni şekilde il milli eğitim müdürlükleri tarafından işlenilen suçtur. Vakıflarla yapılan protokoller kapsamında yasak olmasına rağmen okullarda öğrencilere zorla kitap satışları yapılmaktadır. Öğrenciler bunları almadıklarında not ile tehdit edilmektedir. İHH gibi kurumlar ile protokoller kapsamında sınıflara kumbaralar konularak öğrencilerden harçlıkları istenmektedir.

Bizler öğrencilerimize bir öğün sağlıklı yemek verilsin diye alanlara çıkarken MEB eli ile öğrencilerin cebindeki paralar alınmaktadır.

Halkın ekonomik sıkıntıları eğitimi de derinden etkilemektedir. Eğitim masraflarının çok olmasından kaynaklı olarak öğrenciler okulları terk etmekte, MESEM’lere yönlendirilmekte ve küçük yaştan itibaren okullardan koparılarak emekleri sömürülmektedir. Parasız kamusal eğitim hakları öğrencilerimizin elinden alınmaktadır.

 

Değiştirilen öğretim programları ile ders içerikleri bilimsellikten uzak ideolojik yapılara büründürülmüş durumdadır. Bilimsellik, laiklik artık öğretim programlarında bahsedebileceğimiz konuların dışına çıkmış haldedir.

 

Yusuf Tekin öğretmen odalarını gezerek toplantılar düzenlemekte ve bunları her seferinde yayınlamaktadır. Ancak yukarıda saydığımız tüm durumlarda Yusuf Tekin’in imzası vardır. Bu bağlamda öğretmenin sesine değer vermeyen MEB bakanını Eğitim Emekçileri olarak sınıfta bırakıyoruz.

Haklarımız için mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi tüm kamuoyuna duyuruyoruz. “