Uyuşturucu evlat katili yaptı

Neşet KARADAĞ-ÖZEL

Tüm dünyanın olduğu gibi ülkemizin de başına bela olan uyuşturucu bağımlılığı çok sayıda can alırken, yüzlerce hatta binlerce aileyi de perişan ediyor. Kimi anne ve babalar uyuşturucu bağımlısı çocuklarının tutuklanması için hakime yalvarırken, kimileri de bir türlü uyuşturucudan vazgeçiremediği çocuklarının katili olabiliyor. Bunlardan biri de matematik öğretmen Mehmet Ertan. Mehmet Ertan, uyuşturucu bağımlısı oğlu Ali Ertan’ı bu illetten kurtarmak için yıllarca mücadele verdi, ancak başarılı olamayınca istemeyerek de evlat katili oldu.

Hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması istemiyle dava açılan Mehmet Ertan’ın savunmasında oğlunu uyuşturucudan kurtarabilmek için verdiği mücadeleyi okudukça gözleriniz yaşaracak.

11 KASIM’DA YARGILANMAYA BAŞLAYACAK

Yalmanlı Mahallesi'ndeki sulama kanalında geçen yıl 11 Kasım'da cesedi bulunan 22 yaşındaki Ali Ertan’ı öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan baba Mehmet Ertan ile cesedin ortadan kaldırılmasına yardım ettiği ileri sürülen anne A.E, üvey anne R.S. ile enişte M.Ö. hakkında Adana 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Savcı baba Mehmet Ertan hakkında  "altsoydan akrabayı kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, eşi A.E. ve akrabaları R.S. ve M.Ö. hakkında ise "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme"kten 5'er yıla kadar hapis cezası istedi.

Uyuşturucu yüzünden evlat katili olan matematik öğretmeni Mehmet Ertan 11 Nisan’da hakim karşısına çıkacak. Tutuklu Mehmet Ertan, olaydan sonra Cumhuriyet Savcısı’na verdiği ifadesinde oğlunu uyuşturucudan kurtarabilmek için yaptığı mücadeleyi, çaresizliklerini anlattı. Evlat katili babanın, yürekleri sızlatan ifadesi şöyle:

‘OĞLUMUN UYUŞTURUCU KULLANDIĞINI ÖĞRENDİM’

“Ben özel kurumlarda ve ofisimde matematik dersi vererek geçimimi sağlıyorum. Eşimden 5, nikahsız eşimden de 2 çocuğum vardır. 10 yıl önce 2 yıl Anamur’da, bir yıl da Kahramanmaraş’ta  özel kurumlarda öğretmenlik yaptım. Ailem Adana’da kaldı. Ben onların başında olamadım. Adana’ya geldiğimde oğlum Ali Ertan’ın metamfetamin denilen uyuşturucu kullanmaya başladığını öğrendim. Bunu öğrendiğimden beri kurtulması için mücadele veriyorum. Defalarca Amatem’e götürdüm. Tedavi ettirmeye çalıştım. Her seferinde oğlum Amatem’de birkaç gün yatıp geri eve geldi. Oğlum bu uyuşturucu maddeyi kullanmaya başladıktan sonra ailemizde huzur kalmadı. Sürekli eve kafası güzel gelip evdekilere zarar veriyordu. Bizlere küfürler, hakaretler, tehditler ediyordu.  Kendisine nasihatlar vermeye çalıştığımda  ‘ben istemedikten sonra bana bıraktıramazsın, seni öldürürüm’ gibisinden laflar söylüyordu. Ben yine de alttan alıp öğütler veriyordum.

‘TEDAVİSİ İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPTIM’

Tedavisi için elimden geleni yapıyordum.  Hiç söz dinlemiyordu. Hatta, öz annesini bile dövmüş. Her seferinde konuşmaya çalıştım. Ama, fayda etmiyordu. Ali iyice şuurunu kaybetmişti. Düzelir diye savcılığa bile şikayet etmedik. Oğlum iyice kontrolden çıkmıştı, tedavi olması gerekiyordu.  Amatem’den kendi isteğiyle çıktığı için tedavisini devlet eliyle yaptırmaya karar verdim. Oğlumu da yanıma alıp Cumhuriyet Savcılığı’na gittik. Suçüstü savcısına derdimi anlattım. Dilekçe yazıp verdim.  Savcı bey bana ‘Biz Ali’yi Amatem’e gönderirsek reşit olduğu için yine kendisi isterse oradan çıkabilir. İstersen sulh Hukuk Mahkemesi’ne gidip yatışını garanti edebilirsin’ dedi.

‘BEN YATARIM’

Sonra oğlum Ali’ye durumu anlattım, ‘Sen kendi isteğinle gidersen sıkıntı yok aksi taktirde mahkeme kanalıyla zorla yatırırlar’ dedim. O da bana ‘Baba tamam ben kendi isteğimle hastaneye yatarım, mahkemeye vermene gerek yok’ dedi. Ben de ‘tamam oğlum’ dedim kendisine güvendim.

Aynı gün konuştuğumuzda bana ‘Baba yarın Amatem’e yatacağım tedavim bitene kadar da çıkmayacağım’ dedi.  Ertesi gün birlikte evden çıktık. Ali’yi Amatem’e bırakıp işe gidecektim.  İhtiyaçları içinde kendisine 300 tl verdim.  Giderken Ali, ‘Ben kendim Amatem’e giderim bankaya da uğrayacağım’ deyince ben de ‘tamam’ dedim.

‘ALİ EVE GELDİ’

Ben işyerime gittim. Ancak aklımdan Ali’nin gitmeyeceği geçiyordu. Pek güvenmiyordum. Evdeki nikahsız eşimi aradım, Ali gelince haber vermesini istedim. 1 saat sonra eşim beni aradı, ‘Ali eve geldi’ dedi.  Bunun üzerine Ali’yi telefonla arayıp, ‘Ali neden sürekli yalan söylüyorsun. Sen hastaneye gidecektin, mahallede ne işin var?’ dedim. Bana bağırarak bir şeyler söylemeye başladı. Söylediklerini anlamadım. Telefonu yüzüme kapattı.

‘POLİSİ ARADIM’

Ali madde bağımlısı olduğu için evdekilerine ve çevreye zarar verir diye 155’i aradım, olayı anlattım. Ben de eve geçtim. Eve geldiğimde evin önünde polisler vardı. Ali’yi polislerin uzaklaştırdığını öğrendim. Polisler ayrılınca oğlumu telefonla tekrar aradım, ‘Evin önüne gel konuşalım’ dedim. Çok geçmeden Ali geldi, baba, ‘Ben istemezsem kimse beni yatıramaz hastaneye, ben istemezsem çalışmam’ diyerek küfürler etti. Bu olanları komşular da görüyordu. ‘Gel oğlum güzelce konuşalım’ dedim, ‘sen çık git’ diyerek beni tersledi.

‘TEDAVİ OLMAK İSTEMİYORUM’

Akşam oturup konuştuk. Ali tedavi olmak istemediğini ancak bir iş bulup çalışacağını söyledi.  Ben de bir iş bulursa en azından bir meşgalesi olur boşta sağa sola takılmaz belki düzelir diye düşündüm. Kendisine bir kafede iş buldum. 2 saat sonra Ali ne yapıyor diye çalıştığı yere gittim. Oda döner siparişinden gelmişti. Beni görür görmez, ‘ben burayı bırakıyorum’ deyip işyerinin içine girdi. İşyerindeki ustalara benim yanımda bağırıp çağırarak küfürler etti. Ben yerin dibine girdim.Çalışanları kaş göz işarete edip sakinleştirdim. Ali’yi bugüne kadar hangi işe soktuysam hepsini beğenmeyip çıktı. Arkadaşını telefonla arayıp ‘Bunlar benim psikolojimi bozuyor Pozantı’daki çatı işi için konuş gelip çalışacağım’ dedi. Ben de Ali’ye ‘sen burada çalışmıyorsun ki gidip Pozantı’da ne yapacaksın?’ dedim.  O da ‘Orada bir dayı var gider onunla takılırım’ dedi.  Ben dayı dediği kişinin kendisi gibi biri olduğunu düşünüp ‘otur burada çalış, evinde kal’ dedim. İlla gideceğim diye diretti.  Yol parası ve harçlık istedi.  Üzerimde para olmadığını söyleyince telefonla birini aradı.  Aradığı kişi Ali’yi Merkez Park’a çağırdı. Ali ‘tamam geliyorum’ deyip telefonu kapattı. Ben de ‘oğlum ne milletten para istiyorsun, işim bitsin para çeker veririm’ dedim.

‘BENİ ÇOK SIKIYORSUN’

Bu sırada ofisin kapısına kadar gelmiştik. Gitmesini istemiyordum. ‘Sen ofiste otur akşam para ayarlarım’ dedim.  Ali bana ‘Diyeceğimi dedim, sen beni çok sıkıyorsun’ diyerek pantolonunun sağ arka cebinden siyah renkli açılır kapanır bıçağı çıkardı.

‘BIÇAK BOĞAZINA GİRDİ’

 Bıçağı bana savurdu.  Ben de kendimi hafif geri çekip Ali’nin bıçak olan sağ elini tuttum.  Bileğini tutup çevirmek istedim o anda bıçak Ali’nin elindeydi ve nasıl olduysa bir anda boynunun sol kısmına girdi. Bıçağın girdiğini görür görmez hemen Ali’nin elini geri çektim bıçak girdiği yerden çıktı. Ali anında yere düştü.  Yerde hareketsiz yatıyordu. Yapacak bir şey yoktu. O anda ben de şok olmuştum.  Ayakta donup kaldım.  Can çekişmiyordu muhtemelen ölmüştü. 5-10 dakika sonra kendime geldim.

‘CESEDİ NASIL YOK EDECEĞİMİ DÜŞÜNDÜM’

 Etrafı temizlemeye başladım.  Ali’nin cesedini ofisten nasıl çıkaracağımı düşündüm. Kız kardeşimin eşini aradım. Buluştuk. Olan biteni ona anlattım.  Cesedi nasıl yok edebileceğim hakkında akıl almak istedim. Bavula koyup çıkarabileceğimizi söyledi. Daha sonra cesedi gömmek suya atmak gibi iki ihtimal üzerinde durduk. Gömmek daha mantıklı geldi.  Akkapı Mahallesi’nde bir portakal bahçesine gittik. 

‘KANALA ATTIM’

Toprak sert olduğu için vazgeçtik. Ofise gidip cesedi çuvala koyup sürükleyerek indirdim. Daha sonra cesedi bir kanala attım. Daha sonra olanları eşime anlattım.  Ağlayıp bana sitem etti.  Daha sonra nikahsız eşimi ofise götürdüm ona da ofisi temizlettim.  Nikahsız eşime de olanları anlattım.  Bana tepki gösterdi. Polisler beni çağırdı. Emniyete gittiğimde her şeyi anlattım.

‘KİMSE EVLADINI ÖLDÜRMEK İSTEMEZ’

Oğlum Ali’yi isteyerek öldürmedim. Kimse evladını öldürmek istemez.  Her ne kadar Ali ile sıkıntılar yaşasak da kesinlikle onu öldürmek gibi bir niyetim yoktu.  Bıçağı bana salladı, ben de elini tutup döndürürken elindeki bıçak kendi boğazına girdi.  Yaptıklarıma pişmanım.  Benim 7 çocuğum var. Hapis yatarım düşüncesiyle cesedi kaldırmaya çalıştım. Bunları yapmamam gerekirdi.”

 



Diğer Fotoğraflar