“10 BİNLERCE İNSAN HAYATINI KAYBEDEBİLİR”

 

ANKARA(HABER) – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, Türkiye'nin en önemli sorunlarından birinin deprem tehlikesi olduğunu vurguladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBM), ‘Deprem Haftası’ nedeniyle konuşan Dr. Şevkin, hükümetin gündeminde ‘deprem’e yer olmadığına dikkat çekti.

HÜKÜMETİN GÜNDEMİ BAŞKA!

“Hükümet, kısır çekişmeler içerisinde, sorunları sanki bir başkası yaratmış gibi "Çözüm adresi biziz" söylemleriyle halkımızı uyutacağını sanıyor” diye konuşan Dr. Şevkin, “Hâlbuki, bizim gündemimizde vatandaş var, ekonomi var, savaş var, deprem var, zeytin var, ağaç var, toprak var; bizim gündemimizde atanmayan öğretmenler var, mimar, mühendis, şehir plancıları, teknisyen ve teknikerler var; bizim gündemimizde çiftçi var, esnaf var; hak ettikleri hâlde emekliliğini alamayan ve bugün sayıları 5 milyona yaklaşan yek ekmeğe muhtaç ettiğiniz Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) var. Bizim gündemimizde Türkiye'nin güvenliği var” dedi.

"İnsan kaynaklı afet" denilebilecek Rusya-Ukrayna savaşında her iki tarafın da toplam can kaybının 8 binlere ulaştığını ifade eden Dr. Şevkin, şunları söyledi:

“10 BİNLERCE İNSAN HAYATINI KAYBEDEBİLİR”

“1939 Erzincan depreminde 33 bin kişi, 1999 Kocaeli ve Düzce depremlerinde 17 bin kişi, Elâzığ, İzmir, Adana-Ceyhan depremlerinde de binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti. Birkaç saniye süren, sadece birkaç saniye süren depremlerde savaşlardaki kadar insan kaybediyoruz. Türkiye'de olası büyük bir deprem sonrasında depreme direnç göstermeyen yerler yerle bir olacak. Bu doğa olayına karşı insanoğlunun savaşma olanağı yok ancak depremin vereceği zararları azaltmak için önlem alma şansı var. Bugün dünya ölçeğinde savunma harcamalarına ayrılan maddi kaynağın sadece milyonda biri doğal olayları azaltmak için harcanmış olsaydı herhâlde bugün hem insanlık barış içerisinde yaşamayı öğrenmek durumunda kalırdı hem de topluluklar, dünya toplulukları afete karşı daha dirençli bir toplum olma ve afete karşı her türlü uyarı sistemlerinin bilimsel olarak kurulması yolunda adımlar atabileceklerdi. Marmara Bölgesi'nde 7,6 büyüklüğünde bir depremle karşılaşabileceğimize ilişkin olarak bilim insanları sürekli bizi uyarıyor ve böyle bir durumda on binlerce insanın hayatını kaybedeceği konusunda uyarılar var. 1999 depreminin üzerinden 23 yıl geçti, hâlâ yeterli adımlar atılmadı. Türkiye'nin yapı stokunun yüzde 70'e yakını kaçak, imarsız, güvensiz binalardan oluşuyor. Fay hatları üzerinde yapılaşma durdurulamadığı için; depremle mücadelede ulusal bir strateji izlemediğimiz ve finansal destekler öngörülerek hareket etmediğimiz için canımız çok yanacak büyük bir depremde.

İmar barışıyla fay zonlarını, dere yataklarını ve heyelan alanlarını yapılaşmaya açan uygulamaları nedeniyle iktidar sınıfta kalmış durumda. Deprem ve afet güvenliği hep yok sayılmış iktidar tarafından. Çığ düşmesi, sel baskını, heyelan, kuraklık, müsilaj gibi doğa kaynaklı afetlere karşı hazırlıksız ve savunmasız bıraktı ülkeyi. Şimdi önümüzde bir de nükleer enerji aldatmacasıyla daha büyük sorunlar, daha büyük felaketler yaşanacak, daha büyük kayıplar yaşanacak.

“Türkiye genelinde devletin sürdürülebilir bir afet ve deprem politikasına ihtiyacı var. Önerilerimiz şunlar; Deprem odaklı kentsel dönüşüm derhâl yapılmalı, kent bilgi sistemi oluşturulmalı, afet risk ve yönetimi üzerinde ciddiyetle eğilmeli, vatandaşın deprem öncesi, deprem sırası ve sonrasında bilinçlendirilmesi, kentlerin imar planları hazırlanırken mikro bölgelendirme çalışmalarının yapılması, devlet yetkilileriyle yerel yönetimlerin eş güdüm içerisinde çalışması, deprem konusunda bilimsel gelişmeleri takip eden bilim insanları ve yetkin mühendislerin bu kurumlarda etkin çalışmaları gerekiyor.

DEPREM RAPORU RAFLARA TERKEDİLDİ!

Güncel, bilimsel ve teknik gelişmeler, ihtiyaçlar ışığında her görüşten ve her kesimden insanın katılımıyla bir afet şûrası ivedilikle kurulmalıdır. İmar barışıyla fay zonlarını, dere yataklarını, heyelanlı alanları yapılaşmaya açan uygulamalardan bir an önce vazgeçilmelidir. 7269 sayılı Afet Yasası ihtiyaçları karşılayacak şekilde derhâl düzenlenmeli, bir fay yasası çıkarılmalıdır, Afet ve İklim Bakanlığı mutlaka kurulmalıdır. Ayrıca arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yedi ay boyunca günlerce sabahlara kadar 97 kurum ve kuruluş tüm Komisyon üyelerinin çabalarıyla dinlenmiş ve rapor hazırlanmıştır. Her depremle ilgili konuşmamda bunu gündeme getireceğim, yine bu rapor biblo olarak raflarda terk edildi. Yine Meclis çatısı altında gerekli yasal çalışmalar yapılmıyor. Unutmayalım, deprem öldürmez, alınmayan önlemler nedeniyle insanlar ölüyor.”