'Ekonomik kriz el yakıyor'
Milli Gazete Yazarı ve Saadet Partisi’nin Millet ittifakı Hatay Milletvekili Adayı Necmettin Çalışkan haftalık köşe yazısında Aile, Ekonomi, İç Politika, Referandum başlıklarıyla seçim öncesi genel durumu değerlendirdi.
Yazının ilk bölümünde Türk siyasetinin gelişimini ve Millet İttifakı’nın ortak payda da olmasına değinen Çalışkan, “Türk siyasetinin klişe tartışması sağ-sol kavramı artık anlamını yitirdi. Sağdakinden sol, soldakinden sağ icraatları ortaya çıktı. Sağ partiden solcu, sol partiden sağcı bilinen isimler aday listelerinde yer aldı. Esasen bu tartışmanın temeli teslimiyetçi bir zihniyete yol açıyor, “Falanca kişi gelmesin diye filancanın bütün yanlışlarını kabulleniyorum” şeklinde bir yaklaşım ortaya çıkıyordu.” Tespitinde bulundu.
İNSANLAR AÇLIK SINIRININ ALTINDA
Ekonomide bir krizin olduğu olduğunu söyleyen Çalışkan, “Bugün et-süt, sebze-meyve fiyatlarının ne kadar el yaktığı ortadadır. Geçim sıkıntısının üstü örtülemeyecek boyutlara ulaştığı ve normal gelir düzeyine sahip insanların bırakın yoksulluk sınırını açlık sınırının dahi altında yaşadıkları herkesin malumudur. Sağlıklı beslenme imkânlarından mahrum kalınan, depremle beraber yaşam şartları çok daha kötüleşen bir tablo ile karşı karşıyayız. Depremzedeye dağıtılan yardım kolileri gibi basit destekler yaraları sarmaktan çok öte pansuman tedbir bile olamamaktadır.” Dedi.
Yazısında İstanbul Sözleşmesi’ne de değinen Çalışkan, “Aile kurumunun son dönemde ne kadar yıprandığını ne hale geldiğini televizyonlardaki sabah kuşakları programlarında görüyoruz. İslami hassasiyetleri olduğu düşünülen, 20 yıldır iş başında olan bir iktidarın aile kurumunu koruyacak hiçbir adım atmadığı ortadadır. Toplum adeta ahlâki çöküş dönemi yaşamaktadır. İstanbul Sözleşmesi’ni olduğu gibi kabul edip Batı’ya şirin gözükmeyi tercih ettiler. İçindeki problemleri görmezden gelip düzeltme yoluna gitmediler. Uygulamalardaki aksaklıkları görmezden geldiler, tepkiler üzerine sadece türbine oynadılar. Kendi çıkardıkları yasayı uzun yıllar memnuniyetle uyguladılar. Şimdi başkası uygulayacak diye suçluyorlar. Elbette sözleşmedeki yanlış maddelerin mutlaka düzeltilmesi gerekiyordu.” Şeklinde konuştu.
SAADET’İN OLDUĞU YERDE YANLIŞ OLMAZ
Saadet’in olduğu yerde asla yanlışa izin verilmez diyerek dış politika hakkında da konuşan Çalışkan, “Sırf bizden deyip bütün hatalarına göz yumup, yanlışlarını kabul edip, bunlarla yüzleşmemek, göz yummak, “Yaparsa AK Parti yapar” dedikleri böyle bir şey olmalı. Bir ülkeye ancak bu kadar çok zarar verilebilirdi. Depremin ilk üç günü, devlet organlarının akamete uğradığının, içlerinin boşaltıldığının hiç kimsenin inisiyatif kullanamadığı, herhangi bir tasarrufta bulunamadığı, herkesin bir kişinin ağzına baktığı, belki de sırf bu yüzden binlerce insanın yitip gittiğini anlamak zorundayız. Dinimizi ve dini duyguları her türlü başarısızlığa karşı bir kalkan olarak kullananlara şu soruyu sormak gerekiyor; acaba bu durumda asıl dine kim daha çok zarar veriyor?” sorusunu sordu.