Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Üyesi Dr. Müzeyyen Şevkin, Türkiye’de heyelan envanter, tıbbi jeolojik alanlar, fay zonları, kaya düşmesi, çığ düşmesi gibi pek çok alanların risk haritasının yeterince yapılıp güncellenmediğini vurguladı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 2024 yılına ait bütçe görüşmelerinde parti grubu adına enerji güvenliği, deprem, madenlerde yaşanan iş cinayetleri ve Türkiye’de tüm bu alanlarda çalan tehlike çanlarını anlatan Dr. Şevkin, tehlikeye konu olan tüm alanların haritalarının çıkarılarak imar planlarına işlenmesi ve bu alanların yapı yasaklı alan olarak ilan edilmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye’de 24 il, 110 ilçe ve 500'ü aşkın köy ve mahallenin doğrudan fay zonları üzerinde bulunmasına rağmen Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) diri fay haritalarını güncellemekte geciktiğini söyleyen Dr. Şevkin, “Bugün fay zonu çalışmaları ve sakınım bandı yapılmıyor ve bunlar imar planlarına işlenmiyor. Bu bir eksikliktir” dedi.
“HEYELAN ENVANTER RAPORU YOK, ÖLÜMLER VAR!”
MTA’nın 1935 yılında tüm bu görevleri yapmak üzere, araştırma amaçlı kurulduğunu, yer bilimciler için adeta okul olarak görüldüğünü ancak bugün görevinden gittikçe uzaklaştığını kaydeden Dr. Şevkin, birkaç gün önce Zonguldak’ta meydana gelen ve 2 kişinin ölümüne neden olan heyelanın fotoğrafını da göstererek, şunları söyledi:
“Bir katlı binada 2 vatandaşımızı yitirdik, arkasından da oraya giden 21 AFAD görevlisi maalesef 2'nci heyelan altında neredeyse yaşamını yitirecekti, neyse ki böyle bir olay gerçekleşmedi. Benzer bir olayı hatırlıyor musunuz? 2020 yılında bir çığ felaketinde yaşadık, 7 kişiyi kurtarmak üzere tam 35 kişi hayatını kaybetmişti. Peki, bunlar kader mi? Bunlar bilimi ön görmemenin ve risk haritalarının bu ülkede yeterince yapılmamasının sonuçlarıdır. Bugün eğer ülkemizde bir heyelan envanter haritası yeterince yapılıp güncellenmiyorsa ve bu risk alanları imar planlarına işlenmiyorsa bu sadece MTA'nın değil Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının, İçişlerine bağlı AFAD'ın ve aynı zamanda yerel yönetimlerin suçudur.”
JEOTERMAL ENERJİYE DİKKAT ÇEKTİ
Orta ve Güneydoğu Anadolu'da ve Batı Anadolu'da çalışmalar yapıldığını ama sıcak su kaynakları için yeteri kadar araştırma yapılmadığını kaydeden Dr. Şevkin, “Bugün ülkenin enerji kaynaklarının özellikle doğal gazın yüzde 99'u İran'dan, Azerbaycan'dan, Rusya'dan ithal edilmektedir. Burada çeşitli konuşmacılar söyledi: Enerjiye hâkim olan dünyaya hâkim olur. Biz enerjiyi ithal etmek yerine Doğu ve Güneydoğu’daki, Orta Anadolu'daki sıcak su kaynaklarını araştırarak, seracılıkta, ısınmada kullanabiliriz ve istihdam alanları yaratabiliriz. Bugün Afyon'da bir evin ortalama aylık doğal gaz harcaması 1.000 ila 1.500 TL arasında tutarken eğer jeotermal kaynaktan karşılanırsa, yerli ve millî olan jeotermal kaynaktan karşılanırsa bu 200 TL civarına düşmektedir. Evet, Batı Anadolu'da kötü örnekleri vardır ama bu iyi denetim yapılmaması ve aşırı ruhsatlandırma, 4 yerine 14 ruhsat verilmesi ve denetimin yapılmaması sonucu oluşmaktadır” diye konuştu.
“TÜRKİYE, USGS’DEN BİLGİLER ALIYOR”
Özellikle iklim krizinin arttığı ve karbon salımının had safhada olduğu bu süreçte yerli ve millî olan bu kaynakların mutlaka değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Dr. Şevkin, “Şanlıurfa'da, Diyadin'de pek çok alanda, Dikili de bu tarım seraları binlerce istihdam alanı üretmektedir. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı da bu açtıkları kuyulardan petrol bulamayınca çıkan sıcak su kaynaklarını da yine kamu yararına vermesi gerekiyor. Madencilik, enerji, jeoloji ve diğer politikalar acilen değişmek zorunda. MTA da tıpkı Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS) gibi çalışmalıdır. Yani biz Türkiye olarak hâlâ, şu anda bazı bilgileri USGS’den alıyoruz. Bu anlamda bir politika değişikliğine de ihtiyaç vardır. Vahşi taş ocağı ve maden ruhsatları verilmesine ve ekolojinin tahrip edilmesine son verilmelidir” diye konuştu.
“MADENCİLERİMİZ TOPRAK ALTINDA ÖLMESİN”
Maden Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün (MİGEM), bir yılda 190 taş ocağı ruhsatı vererek bu göllerin ve yer üstü sularının kurumasının, ekolojinin tahrip olmasının önünü açtığını dile getiren CHP’li Dr. Müzeyyen Şevkin, konuşmasının son bölümünde AKP iktidarına yüklendi ve şu ifadelere yer verdi:
“Bu vahşi madencilik insanların yaşamına da son veriyor. Rödovans sistemi dediğimiz vahşi bir kömür madenciliği sayesinde artık şu gözyaşlarını görmek istemiyoruz. Biz artık madencilerimizi her yıl toprak altında görmek istemiyoruz. Albert Einstein diyor ki: "Sorunlar onları yaratanların mantığıyla çözülemez." Önce mantığınızı değiştireceksiniz veya en iyisi siz bu ülkenin başından artık gideceksiniz.”
|