622’de Medine’de kurulan İslam Devleti, Hz. Ömer döneminde Bizans sınırına dayanan güçlü bir rakip haline geldi. Anadolu’ya güneyden giriş kapısı Çukurova bölgesi olduğundan İslam Devleti Anadolu’ya buradan girmiştir. Bölgeye ilk İslam akınları 7. Yüzyılda Hz. Ömer döneminde başlamıştır. Bu ilk akınların amacı bölgeyi keşfetmektir.
Yerleşme amaçlı akınları ise Emevi Devleti kurucusu Muaviye zamanında görüyoruz. 645-646 yılları arasındaki bu akınlar sonucunda Muaviye sınır boylarına nüfus yerleştirilse de kalıcı olamamıştır. Adana’nın kalıcı fethi yine Emevi Devleti hükümdarı Halife Abdülmelik döneminde olmuştur. Abbasiler zamanında ise halife Harun Reşid Çukurova’ya yaptığı akınlar sonucunda burada “Avasım” denilen kentleri kurarak bölgeye Horasan’dan getirtilen Türk Müslüman halkı yerleştirmiştir. Buradaki amaç bölgeye yerleştirilen savaşçı Türk halkın Bizans İslam devletinin arasına tampon olması ve İslam topraklarına bir nevi koruyucu kalkan görevi göstermesidir. Ayrıca bu dönemde Adana adı Arap İslam kaynaklarında Ezene olarak geçmektedir.
915’te Bizans kuvvetleri bölgede yeniden egemen olmaya başlamıştır. Abbasilerle zaman zaman yaşanan mücadeleler sonucunda 963’te Bizans’ın bölgede büyük bir yıkım ve kıyım yaptığını görüyoruz. Bu tarihten sonra bölgede Bizans egemenliği uzun yıllar devam etmiştir.
MALAZGİRT SAVAŞI SONRASI GELİŞMELER
Türklerin Doğu Anadolu’dan 1071 yılındaki girişinden birkaç yıl önce yine Çukurova sınırına dayanmıştır Türkler. Ancak bu girişim yerleşmek için yeterli olmamıştır. Türklerin Anadolu’ya yerleşme amaçlı yaptığı ilk savaş olan Malazgirt Savaşı sonrasında Anadolu’da ortaya çıkan otorite boşluğunu Türk beyleri doldurmuştur.
Anadolu Selçuklu hükümdarı Kutalmışoğlu Süleyman Şah Adana ve çevresini bir daha elden çıkmamak üzere fethetmiştir. (1083)
HAÇLI SALDIRILARI DÖNEMİNDE YAŞANANLAR
Batı Hıristiyan dünyasının Doğu Müslüman ve Türk dünyası üzerine yaptığı ve yaklaşık 200 yıl sürecek olan sistematik seferlere Haçlı Seferleri adı verilir. Temelde bu seferlerin nedeni Kudüs’ü Müslüman Türklerin elinden almak gibi görünse de çok daha farklı sebepler de vardır. Bunlardan birisi de Bizans’ın Türkleri Anadolu’dan çıkartmak istemesidir. Bizans tek başına Türklerle mücadelesinde başarılı olamayınca Haçlılardan yardım istemiştir. 1096 yılında başlayan I. Haçlı Seferi sırasında Haçlı Ordusu, İznik’te yaşanan Dorileon Savaşı’nı yenmiş ve Türklerin Konya’ya kadar geri çekilmesine neden olmuştur.
Anadolu’da ilerleyen Haçlı orduları Çukurova’dan geçerek Antakya ve Urfa’da Haçlı prenslikleri kurmuşlardır. II. ve III. Haçlı Seferleri sırasında Çukurova Haçlı askerleri tarafından yağmalanmıştır. Özellikle Adana ve Tarsus harap edilmiştir. Eğer ünlü Alman İmparatoru Frederich Babarossa Tarsus Çayı’na düşüp boğularak ölmeseydi belki de kayıplar daha fazla olacaktı.
Haçlıların yarattığı siyasi otorite boşluğundan faydalanan bölge Ermenileri Çukurova’da bir prenslik kurmuşlardır.
Nihayetinde 1137 yılında tekrar Selçukluların eline geçen Çukurova yavaş yavaş tekrar Türk İslam bölgesi haline gelmiştir. Ancak yine de tam hakimiyet içim 1183’ü beklemek gerekecektir.
Görüldüğü üzere yüzyıllar boyunca siyasi istikrarsızlıklarla boğuşan Adana ve çevresi sık sık el değiştirerek tahrip edilmiş ve antik dönemden günümüze oldukça az eser ulaşabilmiştir.
KÖSEDAĞ SAVAŞI SONRASI GELİŞMELER
13. yüzyılda Orta Asya’dan Anadolu’ya ulaşan Moğol istilası nedeniyle Anadolu Selçuklu Devleti yıkılış sürecine girmiştir. 1243 yılında yaşanan Kösedağ Savaşı yenilgisi sebebiyle parçalanmaya başlayan Selçuklulardan sonra Anadolu’da ikinci dönem Türk beylikleri dönemi başlamıştır.
Bunlardan biri de 1350 yılı civarında Çukurova’da kurulan Ramazanoğlu Beyliği bölgeye uzun süre egemen olmuş ve eşsiz hizmetler vermiştir.
RAMAZANOĞULLARI BEYLİĞİ DÖNEMİ
Ramazanoğlu ailesinin kökenine dair ilk kanı; büyük Türk boyu olan Oğuzların Üçok koluna bağlı Yüreğir boyuna ait olduğu ve Adana’da ilk yerleştikleri yere bu adı vermiş olduklarıdır. Öte yandan kimi tarihçilerde beyliğin kurucusu olan Ramazan Bey’in babasının isminin Yüreğir olduğu ve Adana’ya ilk yerleştikleri yere bu ismi verdiklerini belirtir.
Ramazanoğlu Beyliği’nin en geniş sınırları Mersin-Maraş arasındaki bölgeyi kapsar. Maraş merkezli kurulan Dulkadiroğulları ile stratejik ortaklık yapmışlardır. Ramazanoğlu beyliği Adana’yı imar ve iskan ederek kenti bayındır hale getirmişlerdir.
OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİ
Osmanlı Devleti’nin Kuruluş döneminde yaşanan en büyük yenilgi olan Ankara Savaşı sonrasında yaşanan Timur istilası nedeniyle bölgede bir otorite boşluğu yaşanmıştır. Bu durumu fırsat bilen Mısır merkezli Memlükler Çukurova’ya kuzeyindeki Karamanoğlulları ile birlikte istila etmişlerdir. Bu dönemden sonra Çukurova, Memlüklü valiler tarafından yönetilmiştir.
Ramazanoğlu ailesinde en uzun süre beylik yapan Halil Bey (1480-1510) zamanında Osmanlılar ile iyi ilişkiler geliştiren beylik 1515 yılında Dulkadiroğullarıyla yaşanan Turnadağ Savaşı’ndan sonra Osmanlı hakimiyetini tanımıştır. Dönemin padişahı Yavuz Sultan Selim’e Mısır Seferi sırasında beyliğin önemli isimlerinden Mahmud Bey’in destek vermesi ve sefere katılması buna en güzel kanıttır.
Kanuni Sultan Süleyman ise Irak seferine çıkarken Adana’ya gelmiş ve beyliğin yönetim merkezi olan bugünkü Ramazanoğlu Konağı’nda iki gün konaklamıştır. Bu dönemde beyliğin başında Piri Mehmed Paşa bulunmaktaydı.
17 yüzyılın başlarında Osmanlı’da yaşanan Celali isyanları devleti oldukça yormuştur. Bu isyanlardan biri de Çukurova’da çıkan Canbulatoğlu isyanıdır. Dönemin Osmanlı sadrazamı Kuyucu Murad Paşa tarafından bastırılan isyandan sonra Ramazanoğulları Beyliği de ortadan kaybolmuştur. Bu tarihten sonra doğrudan Osmanlı’ya bağlanan bölge, artık doğrudan İstanbul’dan atanan valiler tarafından yönetilmiştir.
Yazımızın bundan sonra yayınlanacak olan son bölümünde Kurtuluş Savaşı döneminde Adana ve Adana’nın milli kahramanlarından bahsedeceğiz.
|