ADANA'YI YÖNETENLERE

"A Ç I K  M E K T U P"

Adana, son 50 yılda görülmemiş, yaşanmamış, en tehlikeli boyuta ulaşmış bir "sinek istilası" ile karşı karşıya kalmış durumda..

Nereden çıktığı, nasıl bu boyutlara ulaştığı konusunda bir fikir ortaya koyamadığımız, sokaklarda yürüyemediğimiz, pencereleri açamadığımız bu sinek istilası ile ilgili "çok acil" önlem alınmadığı, etkili bir ilaçlama seferberliği yapılmadığı takdirde; Seyhan Nehri etrafında yaşayan milyonlarca Adanalı olası birçok hastalıkla karşı karşıya kalacak gibi görünüyor..

Sizler korunaklı alanlarda yaşıyor ve halkın büyük bölümünün yaşamdan bezdirecek kadar etkilediği sinek istilasını fark etmemiş olabilirsiniz..

Ancak, bilin ki, Adana'nın dört bir yanında okullarına giden minik öğrenci çocuklarımız evlerine elleri, yüzleri sinek ısırığı ile dönüyorlar..

Gençlerimiz, kadınlarımız, emeklilerimiz; sinek istilasına uğramış parklarımıza gidemiyor..

Spor yapmak, hiç almazsa birkaç adım yürüyebilmek isteyen Adanalılar, evlerinden dışarı çıkamıyor..

Çıkabilme cesareti gösterenler; ağızlarına, gözlerine kadar giren, insanların açıkta kalan her tarafına adeta yapışan sinekler yüzünden bir an önce evlerine dönmek zorunda kalıyor..

Sinek istilası yüzünden araç kullanmak bile tehlikeli boyutlara ulaştı. "Sinek yüzünden kaza yapma" nedeni Adana örneği ile literatürlere girmek için kapıda bekliyor..

Her ne kadar kayıtlara geçmese de; Sağlık ocaklarına, hastanelerin acil servislerine "sinek ısırığı nedeniyle oluşmuş hastalıklar" nedeniyle gidenlerin sayısı her geçen gün artıyor..

Benzeri birçok şikayeti ve toplumsal sıkıntıları sıralamak mümkün.. Ancak şunu da belirtmeden asıl önemli vurguyu yapmak istemiyorum..

Hem karaarasinek hem de sivrisinek; medeni toplumlarda, gelişmiş kentsel ortamlarda, çağdaş yaşamı koşullarında kendisine yer bulamaz..

Sinekler; gelişmemiş, çağdaş yaşam koşullardan nasibini alamamış, sefalet içinde, pislik ve çöplük alanlarda yaşam bulur..

Yani sineklerin çokluğu, gelişmişlikle, modern ve sağlıklı yaşamla ters orantılıdır.

Sinek; sefaletin, az gelişmişliğin, pisliğin, hastalığın sembolüdür..

Sayın Valim,

Sayın Belediye Başkanlarım,

Sayın Sivil Toplum Kuruluşları yöneticileri..

Sizlerle sesleniyorum:

Tarihinin en büyük ve en tehlikeli sinek istilası altında bir dönemi yaşayan Adana'da;

"Mevcut olağandışı koşullarda 'Lezzet Festivali' gibi bir sosyal ve toplumsal etkinlik yapmak kime ne fayda sağlar, kimlere ne kadar zarar verir?" sorusuna bir yanıt bulmadan adım atmak ne kadar yanlış olur diye düşünüyorum..

Çalışmalar başlamış, organizasyonlar tamamlanmış olabilir..

Peki birazcık düşünür müsünüz:

"Adana'ya Lezzet Festivali için gelecek misafirlerin yaşadığımız sinek istilasından nasibini almaları kime ne fayda sağlayacak?"

Adana'nın şu an ihtiyaç duyduğu en önemli hizmet, "sinekle mücade"dir.

Hem de; "TOPYEKÜN MÜCADELE"

Sosyal etkinliklere, festivallere, karnavallara kesinlikle karşı değilim.. Hangi konuda yapılırsa yapılsın, sonuna kadar destekliyorum..

Ama bir festival nedeniyle Adana'ya gelen misafirlerimizi sineklerle karşılayıp, sinekten bunalmış şekilde uğurlamaya karşıyım..

Bu şehirde, bu güzel Adana'da yaşayan çocuğu, genci, yaşlısı, kadını, erkeği tüm insanlar..

Daha ileri gideyim; burada nefes alıp yaşam mücadelesi veren köpeği, kedisi, ineği, koyunu, kuşu etrafımızdaki tüm hayvanların "pislik, sefalet ve hastalık" saçan sinek istilası altında olmasına karşıyım..

Çare; "Topyekün mücade" ise sonuna kadar yanınızdayım.. AMA KESİNLİKLE VAKİT KAYBETMEDEN..

Selam ve saygılar sunuyorum..