Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun Başdanışmanı ve Türk Kadınlar Konseyi Derneği Adana Şubesi ve Akdeniz Bölge Başkanı Av.Meryem Türktekin, “Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi ile ilgili kararı ülkemizde yargının bağımsızlığını tamamen kaybetmiş olduğunun açık delilidir” dedi.
‘DAVAYI KAYBEDEN ADALET VE ÜLKEMİZ, OLMUŞTUR’
Av.Türktekin, Danıştay’ın Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine dair Cumhurbaşkanı kararının iptali istemini reddetmesine tepki gösterdi. “Keşke bu davayı kaybedenler sadece davanın davacıları ve kadınlar olsaydı” diyen Av.Türktekin, “Davayı kaybeden; adalet olmuştur. Ülkemiz olmuştur. İnsanlık olmuştur” diye konuştu.
‘DURUŞMALARLA TOPLUMUN GAZI ALINDI’
Her gün bir kadının katledildiği ülkemizde kadınların yaşam haklarını koruyan uluslararası bir insan hakları sözleşmesinin bir gecede tek kişinin verdiği hukuka aykırı bir kararla feshedildiğine dikkat çeken Av.Türktekin, karara karşı açılan davalarda yapılan duruşmalarla da, adeta toplumun gazı alınmış ve aylarca süren yargılama sonunda‘Cumhurbaşkanının fesih konusunda yetkili olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.’ Denilerek davanın reddedildiğini belirtti. Av.Türktekin, şunları söyledi:
‘AKLA ZİYAN TESPİT YAPILMIŞTIR’
“Kararda ‘TBMM’nin söz konusu Sözleşmenin onaylanmasını uygun bulurken, anılan Sözleşmenin feshedilebilmesi hususunda 'taraflara' bu arada yürütme organına/Cumhurbaşkanına Sözleşmeyi feshetme yetkisini de verdiğinde tereddüt bulunmamaktadır’ denilerek akla ziyan bir tespit yapılmıştır.
Bir kimse basit bir alacak verecek konusunda dahi, birine yetki verirken açıkça belirtmemişse mahkemelerce yetkiyi devretmemiş olduğu kabul edilir. O halde, koskoca TBMM’nin sözleşmeyi onaylarken böylesine önemli bir yetkiyi de zımnen Cumhurbaşkanı’na vermiş olduğu nasıl savunulabilir, nasıl kabul edilebilir?
‘KARAR USULE VE ESASA AYKIRI’
Bunun mantıken de hukuken de anlaşılabilir yanı bulunmamaktadır. Sözleşme 20 Mart 2021 tarihinde gece yarısı Cumhurbaşkanı kararı ile feshedildiğinde ertesi gün yaptığım basın açıklamasında; tüm hukuki gerekçelerini de belirterek söz konusu kararın usule ve esasa aykırı olduğunu kamuoyuna açıkladım. Hadi diyelim ki ben bir kadın derneği başkanı olarak, olayı kadınlar lehine yorumladım. İyi de, ülkedeki kadın-erkek binlerce hukukçuda mı kadınlar lehine yorumladı.
‘KARAR NEDEN OY BİRLİĞİ İLE DEĞİL OY ÇOKLUĞU İLE VERİLMİŞTİR’
Tamam savunmaları dikkate almadınız, sizleri ikna edemedik diyelim. O halde, madem ki Cumhurbaşkanı’na TBMM tarafından zımnen bu yetkinin de devredildiği konusunda bir tereddüt yoksa, karar niçin oy birliği ile değil de, oy çokluğu ile verilmiştir?”
‘ÜYENİN BİRİNİN KADIN OLMASI AYRI BİR ACI’
Kararın beş kişilik mahkeme heyetinden iki kişinin reddi, üç kişinin onayı ile verildiğini hatırlatan Av.Türktekin, bu üç üyeden birinin de kadın olmasının ayrı bir acı olduğuna dikkat çekerek, “Burada onay veren hakimlerimize şu hususu sormak isterdim” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
‘NEYE DAYANARAK KARŞI OY VERDİLER?’
“Sizlerin hiçbir tereddüt görmediği bir noktada, peki nasıl oldu da diğer iki hakim tamamen tersi bir görüşe ulaştı? Madem tereddüt yoksa, bu iki üye Cumhurbaşkanı’nın bu konuda yetkisi olmadığı görüşünü kanuna değil de, neye dayandırarak karşı oy yazdı?
Madem tereddüt yoksa, yılların tecrübesine sahip Danıştay Başsavcıları Cumhurbaşkanı kararının hukuka aykırı olduğunu ve iptali gerektiğini kanuna değil de, neye dayandırarak savunmuşlardı?
‘KARAR POLİTİKTİR’
Madem tereddüt yoksa, yürütmenin durdurulması isteminde de yine bazı üyeler kararın hukuka aykırı olduğunu kanuna değil de, neye dayandırarak savunmuşlardı?
Ya da sizler, hatra binaen veya talimata binaen red kararı vermek durumunda kalmış olabilir misiniz ? Sözün özü, karar tamamen politiktir bize göre.”
‘TARİHE KARA BİR LEKE OLARAK GEÇECEK’
Söz konusu kararın, hukukun siyasallaştırılmasına açık bir örnek olduğunu, hukuk ve siyaset tarihine kara bir leke olarak geçeceğini, ilerde bir çok öğrenciye tez konusu olacağını düşündüklerini ifade eden Av.Türktekin, “Kadınlarımıza ise, hiç üzülmeyin ! Mücadelemize kaldığımız yerden hep birlikte çok daha büyük azimle devam edeceğiz diyoruz. Kadınlarımızın uğradığı hak kaybının da , çok uzun süreli olmayacağını biliyoruz. Zira Genel Başkanımız Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu bu konuda çok net ve kararlı. Kararın açıklanmasının hemen ardından sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı tweetle Gelecek Partisi iktidarında İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğe konulacağını açıkladı. İstanbul Sözleşmesi feshedildiğinde karara karşı dava yoluna giden ilk partide Gelecek Partisi idi” dedi.
‘BİZ GELECEK PARTİSİ OLARAK ÇOK YANLIŞ BULUYORUZ’
“Biz Gelecek Partisi olarak ülkemizin, aile içi ve kadına yönelik şiddetti düzenleyen bir insan hakları sözleşmesinden çekilmesini çok yanlış buluyoruz” diyen Av.Türktekin sözlerine şöyle devam etti:
“Bu alanda örnek bir ülke olmamız gerektiğine inanıyoruz. Kadına, sağlıkçıya, her kime karşı olursa olsun şiddeti, ayrımcılığı kınıyoruz ve her türlü hukuksuzluğa karşı çıkıyoruz.
Bizim yolumuz, adalet yolu, eşitlik yolu, demokrasi yolu. Türk Kadınlar Konseyi olarak da kararı çok yanlış buluyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz. Karara itiraz edeceğiz ve tüm hukuk yollarını sonuna kadar kullanacağız.
Danıştay 10. Dairesi’nin bu kararı ile halkın hukuk devletine olan inancı tamamen yok olmuştur.
‘YARGI BAĞIMSIZLIĞINI ÇOKTAN KAYBETTİ’
Bizler yargının bağımsızlığını çoktan kaybettiğini biliyoruz. Halkımızda bunun farkında, bugüne kadar farkında olmamış olan küçük bir azınlıkta bu kararla fark etmiş oldu. Çünkü bu dava tüm kamuoyunun takibinde olan bir davaydı.
Üstelik ihlal edilen hukuk kuralı da, öyle mevzuatta saklı gizli kalmış, hukukçu olmayanın anlamakta zorlanabileceği her hangi bir kanun, tüzük veya yönetmelik hükmü değildi; anayasal bir hükümdü.
Anayasalar herkesin anlayabileceği bir üslupla hazırlanan, çok açık ve net hükümler içeren hukuk metinleridir.”
‘DANIŞTAY ANAYASA’NIN 90.MADDESİNİ İHLAL ETMİŞTİR’
Tüm kamuoyunun Anayasa’nın 90. Maddesi gereğince TBMM’nin onayı olmaksızın Cumhurbaşkanının uluslararası bir sözleşmeden çekilemeyeceğini net olarak bildiğine vurgu yapan Av.Türktekin, “Dolayısıyla Danıştay verdiği kararla göz göre göre Anayasa’nın 90. Maddesini ihlal etmiş ve hukukun üstünlüğünü yok saymıştır. Bu itibarla, söz konusu kararla sadece bir dava reddedilmiş değildir;aynı zamanda ülkemizde yargının bağımsızlığını kaybetmiş olduğu yüksek bir mahkeme tarafından tescil edilmiştir.
Bu kararla yarın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden ya da Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nden (CEDAW) yahut diğer insan hakları sözleşmelerinden çıkılmayacağının da bir garantisi kalmamıştır.
Bu durumda, hukukçular olarak üzerimize düşen; bundan böyle hukukun üstünlüğünü ve erkler ayrılığının önemini çok daha yüksek sesle savunmaktır.
Kadın derneği yöneticileri olarak üzerimize düşen; kadın mücadelesine çok daha fazla sahip çıkmak, dayanışma içerisinde olmak ve daha çok katkı sunmaktır” dedi.
‘KADINLAR KIRK KEZ DŞÜNEREK OYLARINI KULLANMALI’
“Kadınlar olarak üzerimize düşen ise, fırsat eşitliğine sahip olduğumuz tek hakkın seçme hakkımız olduğunu unutmamak ve artık bir kez değil, kırk kez düşünerek oylarımızı kullanmaktır” diyen Av.Türktekin sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir siyasetçi olarak üzerimize düşen de; kadının geleceğinin ülkenin geleceğini belirleyecek en önemli unsur olduğunun bilincinde olarak, inançla ve azimle ülkemizi geleceğe taşımak ve yeryüzünde adaleti hakim kılmak için gece gündüz durmaksızın çalışmaktır.”
|